YILDIRIM, Seyfi, Balkan Savaslari ve Sonrasindaki Goçlerin Türkiye Nüfusuna Etküeri. CTAD, Yd 8, Sayi 16 (Güz 2012), s. 75-92.
Balkan Savaslan'nin Osmanli Devleti'ne oían etkilerinin boyutlan oldukça genistir. Savasin genel olarak ekonomik, siyasî ve askeri birçok etkileri yaninda özellikle bu cografyada kaybedilen topraklardan Türkiye'ye gerçeklesen göclerin büyük etki ve sonuçlan olmustur. Bu savas her seyden once yüzyillardir birlikte yasayan Muslim ve Gayr-i Muslim unsurlann bir arada yasamalanni adeta imkânsiz kilacak bir ortami da beraberinde getirmistir. Savas baslar baslamaz baslayan kitlesel goçler, neredeyse bir yüzyil devam etmistir. Bu göclerin hem terkedilen topraklar için hem de yerlesilen topraklar için büyük etki ve sonuçlan bulunmaktadir. Bunlardan en önemlisi demografik etkilerdir. Sayisal olarak göcler bir cografyada bir azalma baska bir cografyada ise bir artma meydana getirmektedir. Bu göcler nüfüs artisinin ya da azalisinin yam sira nüfüsun yapisinda da önemli degisiklikler meydana getirmistir. Her seyden once gerek Balkan cografyasinda gerekse Türkiye'de nüfüsun homojenlesmesine önemli etkiler yaparak ulus-devlet yapisina uyum saglayacak bir nüfüs yapisinin olusmasinda önemli rol oynayacaktir. Bu durum ise Cumhuriyetin "Türk Milleti" üst kimligi ile yeni ve güclü bir millet vurgusu yapabilmesine imkân saglayacak bir ortami doguracaktir.
Anahtar Söycükler. Balkan Savaslan, Rumeli Göcleri, Göc ve Nüfüs, Ulus-Devlet, Milliyetçilik
YILDIRIM, Seyfi, The Impact of Migrations in course and in the wake of the Balkan Wars on the Population of Turkey. CTAD, Year 8, Issue 16 (Fall 2012), p. 75-92.
The impact of the Balkan Wars on the Ottoman State has several dimensions. Apart from its economic, political and military dimensions, the migrations from the lost territories to Turkey caused great effects and consequences. First of all, the war destroyed the atmosphere where Muslim and non-muslim societies had been living together for centuries. Massive migrations that started as soon as the war broke out, continued almost a century. These migrations have great impacts on former and recent settlements. The most crucial impact was the demography. Migrations caused quantitative and structural changes in demography. In this article it is argued that those migrations would make serious contributions to the homogenization of the population in Turkey and would play a pivotal role in creation of a demographic structure coherant to the nation-state. Thus, this circumstance would pave the way for an atmosphere where the Republic would make an emphasis on a new and powerful nation under the "Turkish" supra identity.
Keywords: The Balkan Wars, Migrations from Rumelia, Mgration and Population, Nation-State, Nationalism
Giri§
Sonuçlan itibatiyla tarihî, sosyal, siyasí ve ekonomik acidan önem arzeden göc hareketleri, tarihsel akis içerisinde degerlendirildiginde özellikle 19. yüzyila damgasini vurmustur. Göclerin ekonomik, diní ve siyasí olmak üzere çesitli nedenleri vardir. 19. yüzyilda imparatorluk çagindan ulus devletler çagina geçis süreci, göclerin yogun bir sekilde yasanmasinin en önemli etkeni olarak ortaya çikmaktadir. Bu çerçevede Osmanh Devleti'nin gücünün azalmasi sebebiyle ardí ardina aliñan yenilgiler, çogunlugu Balkanlardan olmak üzere Kafkasya, Kirim, Afrika ve Arap topraklarindan da Türkiye'ye kitleler ve kücük gruplar halinde göcleri beraberinde getirmistir. Böylece Osmanh ve Cumhuriyet dönemlerinde, yaklasik iki asir boyunca gerek Balkan cografyasinin gerekse Türkiye'nin demografik yapisim önemU oranda etkileyen bir göc süreci yasanmistir.
19. yüzyú ve sonrasi göclerine yol açan temei faktör, Avrupa ülkelerinin emperyaüst siyasetleri ile Balkan cografyasinda bu dönemde gelisen ulus-devlet ve asm milliyetçilik uygulamalannin ortaya çikardigi dislamalar yaninda, Kafkas ve Orta Asya Türk cografyasinda Rus yayilmacihginin ortaya çikardigi büyük kargasadir.
Balkan cografyasi, uzun yüzyülar bünyesinde birbirinden çok farkh etnik gruplan banndirmistir. Osmanh millet sistemi çerçevesinde bu cografyada etnik ve diní acidan bkbirinden çok farkh olan halklar uzun yüzyülar bans içerisinde, birlikte yasamislardir. Bu halklar Hiristiyan, Müslüman ve Yahudi dini kimlikleri yaninda Bosnak, Türk, Sirp, Bulgar, Arnavut, Rum, Hirvat gibi çogunlugu farkh îrklara mensup toplumlardir. Türkiye cografyasi ise yogunluk itibariyle daha fazla Müslümanin azinhk Rum ve Ermenilerle birhkte yasadigi bir cografyadir. Balkan cografyasinda daha 19. yüzyihn basindan itibaren önemh siyasí, diní ve kültürel degisimler, hareketlenmeler yasanmaya baslamistir. Balkan ülkeleri arasinda sayilan Yunanistan'in 1 830 yihnda bagimsizhgini kazanmasi diger etnik gruplara da örnek olmustur. Bununla birhkte Avrupa'da ortaya çikan ve dünyaya yayilan milliyetçilik hareketleri ve devrimler (1789, 1830, 1848) bu cografyada kideleri etnik temelli millî idealler ugrunda harekete geçirmistir.
Bu yÜ2yilda ortaya çikan temei degisikliklerden en önemlisi, farkli irkiara mensup toplumlann hayatinda din duygusunun artik geri plana düsmesi ve milliyet duygusunun ön plana çikmasi, bunun da yÜ2yilin sonuna dogru gittikçe kuwedenerek Osmanli millet sistemini de isleme2 hale getirmesidir. Daha once Rum Patrikhanesi vasitasiyla Ortodoksluk, etnik milliyet duygulannin önünde yer aliyor, millederi kontrol altinda tutabiliyordu. Slav unsuru kendi dilleri ile ya2ilmis, kendi tarihlerine dair eserlerin Patrikhane tarafindan yok edilmesi, HelenÍ2m propagandalan sebepleriyle geçmisleri hakkinda bilgilerinin olmamasindan dolayí Rumlann entelektüel ve diní boyundurugu aluna alinmisti. Fener Rum Patrikhanesi, yönetimi altindaki Slav ve diger emik gruplara tabi Ortodoks halka efendilik yapmaktaydi. 1 Ortodoks muletier, egitim ve ibadet dilinin Rumca olmasina karsi koymaya baslamislar, Incil millî dillere çevrilmis, milliyetçi gruplar din kurumunu da millilestirerek milliyetçi ideal ve hedeflerin en güclü araci haline getirmislerdir. Nitekim önceleri bir bütün olarak görülen ve "Rum" olarak tammlanan Ortodoksluk millí/siyasal kimligin bir parçasi haline dönüsmüs ve Balkan Hiristiyanlan arasinda taraftar bulan milli bilincin en önemli unsuru olmustur. Bu durum gayr-i Rum Ortodoks milletierin bir taraftan Osmanli Devleti'ne diger taraftan da Fener Rum Patrikhanesi'nin kendi Ü2erlerindeki egemenligine karsi harekete geçmelerine de sebep olacaktir.2 Hatta 1867 yilinda Ruslann tesvikiyle Rum piskopos ve papa2lan Tirnova'dan kovuldular. Ardindan Bulgar GÍ2Ü Komitesi, Osmanli Sultanina bir ültimaton vererek Bulgarlara ait ayn bir kilise kurulmasini talep etmistir. Osmanli Devieti de Patrikhane'nin gücünü a2altmak amaciyla bir sure sonra bu talebe olumlu cevap vermistir.3
Berlin Antiasmasi (1878) bir taraftan Balkan cografyasinda ba2i devletierin güclenmesine ve kurulmasina sebep olurken, diger taraftan da Balkan topraklannin bir kisminin 30-35 yil daha ba2i sartiarla Osmanli Devleti'nin elinde kalmasini saglayacaktir. 1878 Berlin Antiasmasi Osmanli Devieti tarafindan terk edilen topraklarda kalan Islam niifusunun haklari ile ilgili herhangi bir madde ve buna bagli olarak herhangi bir yapürim içermemekteydi. Doksan Uç Harbi'nin (1877-1878) baslangicindan itibaren balayan goç dalgasi bundan sonra da belirli araliklarla devam edecektir. Antlasma ile Osmanli Devleti'ne birakilmis olan topraklarda milliyetçi-aynlikçi harekederin, kurduklan örgüder vasitasiyla faaliyederini yogunlastirdiklan ve yer yer ayaklanmalar çikardiklan görülecektir. Bütün bu gelismeler daha sonra Balkanlann Osmanli'dan kopmasina zemin hazirlayacaktir.4
Berlin Antlasmasi sonrasinda Osmanli Devleti'nin gücünün gittikçe azalmasinin da getirdigi kaçinilmaz bir sonuç olarak "Osmanlililik" düsüncesi zayiflamis, bölgede milliyetçiligin etkisi gittikçe genislemis ve milliyetçi-aynlikçi giiçler guç kazanmistir. Bu durum daha once cemaat olarak belli bir bütünlük gösteren Ortodoks Hiristiyan topluluk içerisinde yer alan milletlerin kendi bagimsiz ulus-devletini kurmasina imkân saglayacak ve böylece bir sûre sonra Balkan Müslümanlarini yasadiklan cografyada çogunluktan azinlik haline düsüren siyasi, ideolojik ve kültürel süreci baslatacak ve hizlandiracaktir. Böylece 1878'le bagimsizligini kazanamamis ya da tarn bagimsiz olamayan muletier de bu yolda harekete geçeceklerdir. 1908 yilinda tam bagimsizligini kazanan Bulgaristan bilahare etkili politikalar takip etmeye baslayacak, diger taraftan Avusturya-Macaristan imparatorlugu da ayni yil Bosna-Hersek'i ilhak ederek bölgedeki varligini kuwetiendirmeye baslayacakür. Bu ilhak ve bagimsizligin hemen ardindan goçler tekrar baslayacakür.5
1908 ihtilali genelde Hiristiyanlar özelde de Bulgar ve Yunanlilar arasinda yakin bir gelecekte vanlacak olan uzlasmanin dolayli, ancak en etkili nedeni olmustur6. IL Mesrutiyetin ilaninin ardindan Balkan Savaslanna giden siireçte Bulgaristan'in aktif genisleme politikalan ve Berlin Antiasmasi ile aradigini bulamayan Rusya'nin bölgedeki Hiristiyanlan koruyarak himayesine aima politikalan etkili olacaktir. Böylece Mesrutiyet, "Osmanlilik" fikriyatina degil, tam aksine milliyetçi düsünce ve girisimlerin gelismesine daha fazla hizmet edecektir. Daha once nasil 1908 ihtilali Osmanlilik fikrinin zaferi olarak kabul edildiyse simdi Selanik ve Rumeli'nin kaybedilmesi Osmanlilik fikrini oldukça zayiflatan bir durum oldu. Bu kaybin yani sira bu topraklarda yasayan çogunlugu Türk yüzbinlerce Müslümanin topraklanndan aynlmak zorunda kalmasi ve birçogunun yasadigi hadiseler bu zayiflamaya büyük katki yapti. Ittihatçilarin kendileri dahi milliyetçi bir vaziyet almak durumunda kaldilar.7
Karpat'in belirttigi gibi, Çarlik Rusya'nin "Baski altindaki Ortodoks Hiristiyanlann imansiz Türklerin zulmünden" kurtulmasi seklindeki politika ve propagandasi Balkanlardaki bans ortamini bozan en önemli faktör olmustur.8 Balkan Ittifaki'mn olusmasinda da; Balkanlar'da özellikle Alman ve Avusturya nüfüzuna karsi harekete geçen, Balkan devletlerini birlestirerek, Türkleri Avrupa'dan atmak ve Rus hâkimiyetini Balkanlar'a yaymak isteyen Rusya Panslavizmi'nin büyük rolü vardir.9
Karadag ise, anlasmazlik içerisinde oldugu Sirbistan'a karsi Bulgaristan'in destegini almak ve Arnavuduk'u ele geçirmek amaciyla Agustos 1912'de Bulgaristan'la, Ekim 1912'de de Sirbistan'la birer ittifak antlasmasi imzalamistir. Netice itibariyle Osmanli Devleti'ne saldirarak Makedonya topraklanni ele geçirmek 10 ve Osmanli Devletinin Balkanlardaki varligina son vererek ele geçirilen topraklan aralannda paylasma esasi iizerine Bulgaristan, Sirbistan, Yunanistan ve Karadag arasinda bir ittifak olusmustur. Aynca 1910 yilinda Osmanli Mebusan Meclisi'nde kabul edilen ve Ortodokslann kendi aralanndaki kilise kavgasina önemli ölcüde son veren Kiliseler Kanunu da Balkan ülkeleri arasinda gerçeklesen yakinlasmalan kolaylastiran önemli bir unsur olacaktir.11
Öte yandan Trablusgarp Savasi'mn baslamasi, bölgeyi çok iyi taniyan çok sayida subay ve tecrübeli askerin dönemin hükümeti tarafindan emekli edilmesi, ittifaka katilan ülkelerin çesitli yollarla daha önceden hizlica silahlanmalan, bu ülkelerin Osmanli devietine karsi savas açmalannda etkili olan hususlar olacaktir. Büyük devletlerden, yenildikleri takdirde sinirlann degismeyecegi garantisini de alan Balkanli baglasiklar Ekim ayinda Osmanli Devietine karsi savas açacaklardir.12 Osmanli cephesi, ordu içerisindeki siyasî çekismelerin emirkomuta zincirini bozmasi, savasa hazirliksiz olmasi, savas içerisindeki muharebe yetersizligi ve diger bazi sebeplerle birkaç hafta içerisinde cökecek ve sonuçta Balkanlardaki bütün siyasi hâkimiyetini kaybederek Anadolu ve Trakya'ya çekilmek durumunda kalacaktir.13
Balkan Goçleri ve Nüfus Üzerindeki Etkisi
Balkan Savaslan'nin da yasandigi 1910-1914 yillan arasinda Balkan haritasi büyük ölcüde yeniden çizildi. Buna paralel olarak Balkan demografisi de büyük degisikliklere sahne oldu. Bu harekedilik ve degisimin hem Balkan cografyasinin kendi içinde hem de Osmanli De vieti ve özellikle Türkiye cografyasi için son derece önemli sosyal, siyasî ekonomik ve demografik sonuçlan vardir. Bu çalismada özellikle Balkan Savaslan sirasinda ve sonrasinda Balkan cografyasindan Türkiye'ye vuku bulan göclerin demografik etki ve sonuçlan degerlendirilecektir.
Nüfus ve cografya açisindan ortaya çikan tablo, esas itibariyle bu cografyada islam'in ve Türklügün geçerliliginin, üstünlügünün sona ennesi ve aym zamanda diger Hiristiyan toplumlar için de birçogunun yasadigi topraklardan kopmasi anlamina gelmekteydi. Balkan Savaslan sirasinda ve sonrasinda hayatini kaybeden yüzbinlerce insan bir tarafa, göc ve litica ederek Türkiye'ye gelen kitlelerin buradaki nüfusun nitelik ve niceliklerine yapügi etki, degisim ve katküar oldukça anlamlidir.
Balkan Savaslan'nin Osmanli Devleti'ne Cumhuriyet Türkiye'sine büyük etkileri olmustur. Balkanlarda kendi içerisinde ve bu cografyanin disina dogru gerçeklesen göcler yukanda da belirtildigi gibi Balkan Savaslan ile baslamamis, ancak bu savasin ardindan çok büyük boyutlara ulasmistir. Bu etkiler daha çok Balkan ve Türkiye cografyasi sinirlannin siyasî yapisi, daha savas devam ederken baslayan göcler sebebiyle bu cografyalardaki nüfusun niceligi ve nitelikleri, siyaset ve ekonomi alanlannda kendini göstermistir.
Balkan cografyasindan Türkiye'ye yönelen göclerin çesitli sebepleri bulunmaktadir. Genel olarak baküdiginda bu cografyada çogunlugu Türk oían insanlarin yüzyülardir yasadiklan cografyalarda yasama imkânlannin ya tamamen ya da çogunlukla "öteki" ni dislayan ve etnisite milliyetçiligine dayanan devlet politikalan ile ortadan kaldinlmasidir.
Türklerin yasadiklan ülkelerde yöneticiler daha homojenize bir nüfusa sahip olmak amaciyla bünyelerinde yasayan Müslümanlann topraklanna el koymak, onlan geçimlerinden etmek, baska yerlerden getirilen Hiristiyan nüfusla aym yerlerde yasamaya zorlamak gibi uygulamalan gündeme getirerek onlan goçe zorlamislardir. Özellikle Bulgar komitacilannin Türklere yapügi baski, zulüm ve katliamlar insanlarin goç etmesi için yeterli bir sebep teskil etmekteydi. Böylece burada hayat imkâni bulamayan insanlarin bir kismi kendi istekleriyle, bir kismi silah zoruyla, bir kismi da ülkeler arasindaki ikili antlasmalara dayanarak goçe tabi tutuldular. Buna örnek olarak Istanbul Antlasmasi'na ek olarak Bulgarlarla yapilan gizli bir protokolle Osmanli sinirlan içerisinde yasayan Bulgarlarla, Bulgar sinirlan arasinda yasayan Müslümanlann degis-tokusu saglanmasi verilebilir.14
Yukanda da bahsedildigi gibi Balkanlarda millî bilinçlenmenin en önemli unsurlarindan birisinin de din oldugundan ve "Türk" ve "Müslüman" sifadannin birbirine çok yakin ya da ayirt edilme2 olarak algilanmasindan dolayi, Müslümanlann yasadigi topraklan isgal edenler, Türk ya da degil bütün Müslümanlan göce zorlamislar ve kadiama tabi tutmuslardir.15
Nüfus yogunlugu hususu, 19. yüzyüin ikinci yansindaki siyasi çekisme ve iddialarda önemli bir faktör haline gelmistir. Cünkü herhangi bir toprak parçasinda siyasi hâkimiyet saglamanin en önemli araçlanndan birisi o cografyada nüfus açisindan yogunlukta olunabilmesidir. 1878 Berlin Andasmasi sonrasinda milli suurun gittikçe yükselmesi Osmanli hâkimiyetinde yasayan Hiristiyanlar ve Müslümanlar arasinda daha çok etnik ve dilsel baglara dayanan bir millî suurun yükselmesi, her etnik toplulugun, bilinçli ya da bilinçsiz olarak kendi sayisal gücü ile ilgilenmesine yol açmistir. 16 Bununla birlikte asín milliyetçiligin diger toplumlari dislayici ve tahammülsüz tavirlan, kitieler arasindaki çatismalarda önemli bir etken olmustur.
Balkan Savaslan bitiminde Osmanli Devieti ile Yunanistan arasinda imzalanan Atina Andasmasi (14 Kasim 1913) Yanya, Selanik ve Girit'i Yunanistan'a birakmis, aynca bir madde ile Yunanistan'da kalan Türklerin durumu düzenlenmistir. Ancak daha sonra Yunan hükümeü ile ondan cesarei alan Makedonya Rumian oradaki Türklere baskin, katliam, yagma ve gasp düzenlemeye baslamislardir. 17 Bu durum karsisinda Türkler büyük kideler hálinde ev ve barklanni birakip kaçmaya baslamislar ve onlardan kalan yerlere Rumiar akin hâlinde goç etmislerdir.
Bunun yam sira Bulgar, Sirp, Rum ordu ve komitalan da önlerine gelen Müslüman köy ve kasabalann sivil ahalisine saldirarak öldürmüsler ve bu hadiseleri duyan diger köy ve kasaba analisi diger unsurlarla bugüne kadar bans içerisinde yasadigi yerleri terk ederek goç etmeye baslamislardir. Ancak Makedonya gibi iç bölgelerde kalan Müslümanlann bir taraftan limanlara ulasabilme umidi olmadigi gibi diger taraftan da artik köylerinde yasama imkânlan da kalmamisü. Cünkü bu köyler Sirplar, Bulgarlar ve Karadaglilar tarafindan eie geçirilmislerdir. Ocak 1912'de Çatalca hatü boyunca Bulgar ordusunun saldinlan sirasinda Dogu Trakya'dan kitlesel goçler gerçeklesmistir.18
Mehmet Said Halim Pasa baskanligindaki ittihat ve Terakki Hükümeti ve Bulgaristan arasinda imzalanan Istanbul Antiasmasi (29 Eylül 1913) ile mübadele, resmi bir çerçeveye baglanmistir. Göc olaylanni düzenleyen ilk antiasma olan Istanbul Antiasmasiyla, gerçeklestirilecek oían ahali degisimi, sininn her iki yaninda 15 km. mesafede oturanlan kapsamaktaydi19
Savas sonrasinda Osmanli Devleti ile Bulgaristan arasinda, 29 Eylül 1913 yüinda yapüan Istanbul Antlasmasi'nda nüfus mübadelesi de yer alacak ve böylece göc meselesi ilk defa resmi bir programa göre planlanacakti.20 Türk ve Bulgar Antlasmasi'na dayali olarak Trakya sininndaki Müslüman ve Bulgarlann yer degistirmeleri de bu dönemdeki göclerin bir devami sayilmalidir. Aynca Yunanistan'in ele geçirdigi topraklardan sürdügü 240.000 Türk'e karsilik, Osmanli Devleti de buna mukabil Dogu Trakya ve Batí Anadolu'dan hemen hemen ayni sayida Rum nüfusu Yunanistan'a göc ettirmistir. Yunanistan bu göcten dolayi zora düsmüs ve bu konuda Osmanli Devleti ile bir antlasma yapmaya mecbur kalmistir. Istanbul Antlasmasi'ndan birkaç ay sonra, aym nitelikte bir antlasma onerisi Yunanistan'a da yapilmis ve bu çerçevede Yunanistan ve Osmanli Devleti arasinda yapúan Atina Antlasmasi'nin maddelerinden birisi ile Yunanistan topraklannda kalan Müslümanlann haklan güvence alona alinmistir.
Modern çagin çok sik dile getirilen kavramlanndan oían plebisit Balkan topraklannda geçerlilik bulamamistir. Bölgede yasayan halklann nerede yasamak istedikleri kendilerine sorulmamis, onlann kaderleri daha çok büyük güclerin kendi emperyalist hedefleri ile böige ülkelerinin milliyetçi hedefleri dogrultusunda sekillenmistir. I. Balkan Savasi'nin baslannda sadece Yunanistan disinda hiçbir devletin ele geçirdigi topraklarda kendi etnik grubunun tam olarak büyük çogunlugundan söz edilemezdi. Iste Balkanlarda hem savas esnasinda hem savas sonrasinda ortaya çikan etnik temizlik amaciyla yapúan katliamlar ve göc, bu durumun en önemli sebebidir. Yeni millí ve siyasí sinirlar içindeki nüfusun etnik ve diní yapisi, üniter yapúara uymadigindan etnik ve dini gruplar bu sinirlann disina itildi. Balkan cografyasinda ayn ayn yerlerde yasayan Rumiar, Sirplar, Bulgarlar ve diger muletier bir araya toplanmis olacaklar, çogunluk arzeden Müslümanlann çogunlugu bu cografyanin disina itilerek azinlik durumuna düsürüleceklerdir. 21 Ancak Balkan cografyasinda, tam olarak bir araya gelemeyen Arnavudar, Arnavuduk, Yunanistan ve Yugoslavya topraklannda yine daginik bir halde yasamak durumunda kaldilar. Etnik acidan bütünlügü saglayabilenler ise bölgenin en büyük iki gücü oían Yunanlilar ve Bulgarlar oldu.
Balkan Savaslan esnasinda Sirplar ve Karadaglilar Arnavudara, Bulgarlar, Musevi ve Rumiara, Yunanlilar da Musevi ve Bulgarlara zulüm yapmislar,22 bu durum bu cografyada genis ölcekli bir göcün gerçeklesmesine yol açmistir.
Hem Osmanli Devleti'nden hem de Bulgaristan'dan büyük olçeklerde toprak kazanmis olan Yunanistan için topraklanna goç eden miilteci ve goçmenleri yerlestirme daha az sorunlu olurken, Bulgaristan bu konuda büyük sikinti yasamistir. Bulgaristan eie geçirdigi Batí Trakya topraklanna daha once buradan goç etmek zorunda kalan Turk ve Rumlann bosalttigi arazileri dagitacaktir. Ancak Bulgaristan I. Dünya Savasi'nda Bau Trakya'yi kaybettiginden Bulgarlar burayi da terk etmek durumunda kalacaktir. Sirplar bu dönemde en az insan kaybeden ve goçlerden de en az etkilenen millet olmustur. Yunanlilar ve Ortodoks Slavlar, Makedonya'nin Sirplar ve Bulgarlar tarafindan eie geçirilen yerlerini terk etmek zorunda kalmislardir. 23 Yine 1911 ve 1923 yili nüfus rakamlannin ortaya koydugu gibi Yunanistan topraklannda yasayan Bulgarlann tamami ile Sirbistan'daki Rumlann tamami yer degistirmistir.24 Haziran 1913'te ise bu sefer Yunan ordusunun saldinlan sonucu Makedonya'nin merkezinden Bulgar nüfusu göc etmek zorunda kalacaktir. Balkan Savaslan sirasi ve sonrasindaki göcler, Balkan cografyasindaki demografik yapida son derece önemli ve büyük ölcekli degisiklikler meydana getirdi. Yaklasik olarak bu dönemde Balkan cografyasinda 2.300.000 ile 2500.000 arasinda Rum, Bulgar ve Türk göc etmistir. Bu göcler savas ya da sürgün gibi zorla tahliye, gönüllü göcler ya da anlasmalar yoluyla gerçeklesmistir.25
ipek, Sirp, Yunan ve Bulgarlann eline geçen bölgenin nüfusunun savas öncesinde 4.695.200'ünün Hiristiyan, 2.315.293'ünün ise Müslüman oldugunu ifade etmektedir. 26 1890'li yülarda Osmanli Avrupa'sinda yasayan nüfus içerisinde 6.337.000 kisinin içinde 3.010.000 kisi ile %43'lük bir orana sahipti.27 Aynca 1911 yili nüfus sayimina göre Balkan cografyasinin bütünündeki nüfusun %51'i Müslümandi. Savas sonunda bu sayi 1 milyon 445.179'u (%62) Türkiye'ye goç etmistir. 870.1 14'ü ise geride kalmistir. Bunlardan 313.922'si Balkan Savaslan sirasinda ve sonrasinda (1912-1920) Türkiye göc etti.28 Bunlann yam sira 398.849 kisi ise 1921-1926 yillan arasinda Mübadele Andasmasi ile Türkiye'ye gelmistir. Göc etmek Ü2ere topraklanndan aynlanlann ancak 812 bin kadannin hayatta kalabildigi ve Türkiye'ye ulasabildigi anlasümaktadir. Buna göre 632.408'inin hayatini kaybettigi hesap edilmektedir.29 Yine dönemin Asair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyyesi Müdürü Hamdi Bey 'in Meclis-i Ayan'da verdigi bilgiye göre, 93 Harbi ve sonrasinda Türkiye'ye gelenlerin sayisi 854.870, Mesrutiyet ve Balkan Harbi sonrasi gelenler ise 450.000 olarak verilmektedir.30
Buna göre toplam olarak elden çikan Osmanli topraklarindaki Müslüman nüfusun %27'si can vermistir.31 Yaklasik olarak bu cografyadaki Müslümanlann genel olarak %35 kadan da sürüldügüne göre baslangiçtaki %1'lik nüfusun %62 kadan arük bir sekilde bu topraklarda yasamamaktadir. Artik %20'lere bile varamayan bir oranda ve azinlik konumundadirlar. Dönemin sardan, etnik aynmcüik ve Osmanli Devleti'nin gücünü gittikçe kaybetmesi sonucu çagin a2inlik haklanndan faydalanmalan da mümkün olamayacakür. Savasla ilgili gelismeleri yakindan izleyen Troçki'ye göre, milliyetçi söylemlerinin alt yapisim ve muli kinlerinin kaynagini olusturan Türk düsmanligini sürdüren Balkan ordularinin tavir ve harekederi bu cografyadaki Müsümanlann ölümlerine ve sürgünlerine neden olmustur.32 Kalanlann bundan sonraki hayati ise büyük haksizliklara boyun bükmek ve kadanmakla geçecektir.
Balkan Savaslan'nin Osmanli Devleti açisindan en önemli sonucu, Balkan cografyasinda 1878 Berlin Andasmasi ile sarsilan hâkimiyetinin bu defa kesin ve net olarak bitmesidir. Böylece Istanbul'u koruyacak hinterland dâhil olmak üzere Osmanli Avnipa'sinin %83'ü elden çikti. Türkiye'ye göc edenler hariç (Yaklasik 4 milyonu Hiristiyan olmak Ü2ere) Balkan cografyasindaki nüfusun %69'u kaybedildi. 33 Istanbul Andasmasi'nin sardanna göre 167.000 km.lik Osmanli Avrupasi topragindan geriye 26.000 kilometre kare kaldi. Bunlann yam sira 12 Ada, Girit ve diger Ege adalan da elden çikti.34
Bölgelere göre verilen oranlar, yukanda genel olarak verilen rakam ve oranlan dogrular niteliktedir. Savas sirasi ve sonrasinda Bulgar hâkimiyetine geçecek topraklarda yasayan Müslümanlann orani 1911 yilinda %56 iken bunlann %45'i, Sirbistan'in ele geçirdigi bölgelerde ise %53 iken % 54'ü 1923 yilinda artik bu topraklarda yasamamaktadir. Yunanistan'in ele geçirdigi topraklarda yasayan Müslümanlann %83'ü de 1923 yilinda artik burada yasamamaktadirlar.35
1912-1924 tarihleri arasinda Makedonya'da savas öncesinde yasayan 475 bin Müslümanin çogunlugu buradan göc ettirilmis, bunlann yerine Rumiar yerlestirilmistir. Bati Trakya'da Müslümanlann sayisi hemen hemen aym kalirken Rumlann sayisinin 87 binden 189 bine, Dogu Trakya'da ise 223 binden 370 bine çiktigi görülmektedir.36 Yunanistan Balkan Savaslari sonucunda 58. 000 km2 yeni toprak kazanmis ve bu topraklarda baskalannin hak sahibi olmasini önleyebilmek amaciyla Rum nüfusu sayisinin çogalabilmesi için Türkiye, Kafkaslar ve diger Balkan ülkelerindeki Rumian buralara yerlestirmek için çaba sarf etmistir.37
Aram Andonyan, Balkanlardan Türkiye'ye gelen göcmenlerin ilk hallerini söyle aktarmaktadir:
"Sirkeci'de, Üsküdar'da, Haydarpa§a'da ve genellikle istanbul'un bütün büyük meydanlannda, ardi arkasi kesilmeyen manda arabalanrun geçidi korkunç sefalet manzaralan sergiliyordu. Çoklari, Ozellikle kadin ve çocuklar, belediyenin cöp arabalanna doluamualardi. Göcmenlere tahsis edilen ekmekler de aym cöp arabalariyla taainiyordu. Alt yüzü a§kin yildan beri Avrupa topraginda yerle§mi§ bu Türk nesli, cihangir atalannin alti yüzyil önce Asya'dan Avrupa'ya geçerken taaidiklari aym kiyafeti, aym zihniyeti taaiyarak, aym arabalarla geçtiler istanbul'a, oradan da Asya'ya. Üzüntüyle kaydetmek gerek ki, göcmenlerin sefaleti karsisinda Istanbullu zengin Müslümanlar genellikle tam bir kayitsizlik gösterdiler. Onlar daha sonra, savana yaralanan ve koleraya yakalanan yahut da açliktan erimis, bitkin, neredeyse ölüm derecesine varmis Osmanli askerlerinin yürekler acisi sefalet ve îstirabi karsisinda da kayitsiz kaldilar"38.
Karpat, 1877 ile 1914 arasinda sadece Balkanlardan gelen goçmenlerin sayisini 3 milyon olarak vermektedir.39 Böylece Balkan cografyasi yasanan son goçlerin de getirdigi önemli bir sonuç olarak Müslümanlarin azinlikta, Hiristiyanlarin çogunlukta oldugu, tam tersine Türkiye ise Müslümanlarin genel nüfusa oraninin yükseldigi, daha once de azinlikta olan Hiristiyanlarin oranlannin ise daha da geriledigi cografyalar haline geldi. Örnegin Bulgarlarla Türklerin yaptigi karsilikli goçler sonucunda Bulgaristan'da Bulgarlann sayisi artmis, Türklerin nüfusu ise azalmaya baslamistir. 1880 yilinda Bulgarlann sayisi yaklasik 2.000.000 kisi iken, bu sayi 1900 yihnda 3.700.000, 1926'da ise 5.400.000 olmustur. Tarn tersine Türk-Müslüman nüfus ise 1880'de 750.000 iken 1900'de 643.000'e düsmüs ve 1926'da da tersine göclerle yeniden 825.774' e çikmistir.40
Bu göcler beraberinde ekonomik, psikolojik, sosyal ve kültürel bir takim problemleri beraberinde getirmekteyse de bu durum göclerin daha önce de belirttigimiz gibi Türkiye'de Türk nüfusunun çogalmasina ve Türklesmesine yaptigi büyük katkiyi gölgelemez.41
Osmanli nüfusu 1875 yilinda 19,8 milyondan 1885 yihnda 24,5 milyona, 1895 yihnda ise 27,2 milyona yükselmistir. Nüfusta %40 oranindaki bu artisin temei sebebi esas olarak göc ve asirederin yerlesik hayata geçirilmesidir. 1874 yilinda Asya vilayederi (Arabistan hariç) 10,3 milyon Müslüman ve çogunlugu Rum ve Ermeni olmak üzere 2,8 milyon gayr-i Müslim'den olusmaktaydi. 1885 yihnda, Anadolu'daki Müslüman sayisi, Kuzeydogu Anadolu'yu (Kars, Ardahan, Artvin) Ruslann almasina ragmen, 15 milyonun üzerine çikmisti. Bu dönemde Hiristiyan nüfusun fazla artmadigi tahmin edilmektedir.42 1800-1912 arasindaki göcler sebebiyle Türkiye'deki Müslüman nüfusun orani %70'den %80'e yükselirken, Hiristiyanlarin orani ise %21'den %17'ye geriledi.43
Bu tabloya göre Rumlann sayisinda yaklasik olarak 1914 sayiminda %2.28'lik bir azalma olmustur. 1914 sayiminda Rum nüfusta bir a2alma, Müslüman nüfusta ise bir artis görülmektedir. Türkiye'nin toplam nüfusunda ciddi artislar ortaya çikmis, 1881 sayimina göre 1914 sayiminda Müslüman nüfusun sayisinda 3.600.000 kadar bir artis olmustur. Bu arüsin bir kismi Balkan Savaslan'ndan I. Dünya Savasi'na kadar geçen sürecte Balkan Müslümanlannin göclerini isaret etmektedir.
Genel itibariyle Türkiye nüfusu ile ilgili yukanda verilen rakamlann yani sira asagida çesitli örnek sehirler verilmektedir.45
1912-1920 döneminde Balkan göcmenlerinin en fa2la yerlestirildigi sehirler, Edirne (132 500), Aydin (145 868), Bursa (20853) gibi illerdir. Ancak bu hesaplamada îstanbul'la ilgili olarak verilen sayinin (6609) oldukça eksik oldugu düsünülmektedir. 46 Balkan Savaslan ile birlikte baslayan göclerin en çok istanbul'da etkili oldugu görülmektedir. Her üc sayimda da sayilan ve oranlan gittikçe artan Hiristiyanlar karsisinda Müslüman nüfusun sayisinda ve oraninda cok ciddi artillar meydana gelmistir. Müslümanlann orani %44'lerden %61 gibi yüksek bir orana, gayr-i Müslimlerin orani ise %55'lerden %38'lere düsmüstür. Bu oranlar açik bir sekilde belirtilen dönemlerde yasanan göclerin ortaya çikardigi bir tablodur.
Edirne'nin 1914 sayimindaki nüfusunun asín düsüsü her seyden once Balkan Savaslan ile topraklannin bir kismini kaybetmis olmasi ile açiklanmaktadir. Edirne'nin 1914 yilindaki Rum nüfusunda 1906'ya göre 116.849 kisilik önemli bir a2alma gÖ2e çarpmaktadir. Tabloda verilen uç ayn sayimda Müslümanlann oranlannda bir artis gÖ2lenmektedir. Gayr-i Muslim oraninda ise her üc sayimda %48'lerden %42'lere bir gerileme meydana gelmistir. Bu durum Türkiye'de hem genelde hem vilayederde daha once gayr-i Müslimlerin oranlannin nispeten yüksek oldugu yerlerde bile artik Müslümanlann sayisinin ve orarunin gittikçe artügini göstermektedir.48
Baski, yildirma ve katliamlardan kaçarak Türkiye'ye gelen göcmenlerin "Müslüman" kimligi, onlarin kendi aralannda kültürel acidan bir digerine tam tamina ben2estigi anlamina gelmemektedir. Bu Müslümanlann Ö2ellerinde kültürleri, adederi, hayata bakislan aslinda birbirinden oldukça önemli farklüiklar da içermekteydi. Bu büyük farklüiklar, Türkiye'de henÜ2 tam olarak homojenÍ2e olamamis karmasik yapiya eklendi. Ancak her seye ragmen bu yeni yapi Milli Mücadele ve daha da geriye gidilirse I. Dünya Savasi ve önceki yapidan daha a2 karmasik, daha homo jen ve birlikte yasama istegi daha güclü bir yapi oldugu cok net olarak ortaya çikmaktadir. Bu nüfus yapisi Cumhuriyet eliderine yeni bir devlet çatisi altinda yasayacak oían ve adina arük kusatici bir kimlik olarak "Türk Milieu" denen yapinin ortaya konulabilmesinde cok güclü bir alt yapiyi saglamis olacaktir. Cumhuriyetin kurulmasindan itibaren en önemli faaliyeti, basta egitim olmak Ü2ere devlet aygitinin diger araçlan ile bu yapiyi güclendirecek adimlari atmak olacaktir.
Balkan cografyasinda milyonlarca insanin yasadigi korkunç teerübe Osmanlicilik düsüncesinin bir romantizm oldugunu, zamanin gerçekleri ile asía uyusmadigini artik itiraza mahal birakmayacak bir sekilde ortaya koymus oldu. Balkan goçleri Osmanli Devieti içerisinde yasayan milliyetçilik düsünceleri içerisinde en geç ortaya çikacak oían Türkcülük fikriyatinin hayat bulmasina, siyasete, sanata, yönetime ve kültürel yapiya hâkim olmasina yol açan en önemli etken olmustur.49
Sonuç
Kafkaslar, Kirim, Akdeniz Adalan ve Balkanlardan, çogunlugu Turk olmakla birlikte Çerkez, Bosnak, Arnavut, Pomak ve Tatar gibi çesitli etnik gruplar Anadolu'ya göc etmistir. Balkan Savaslan ile birlikte Türkiye'ye gelen göcmenlerin bir kismi Türkce bilmemesine ragmen büyük bir oram Türkce bilmekteydi. Iklim ve cografya bakimindan oldugu kadar sosyal yapi bakimindan da birbirinden oldukça farkli bölgelerden gelmekteydiler. Onlan Türkiye'ye getiren ortak deger ve yasadiklan ata topraklanndan atilmalannin temei sebebi Müslüman olmalanydi. Diger bir ortak yönleri ise çogunlugunun Osmanli siyasi yönetiminde bulunmus olmalan ve bu siyasetin yarattigi ortak degerlerini, hukukî düzenini ve tutumlanni benimsemis olmalanydi.
Balkanlardan Türkiye'ye yapüan göclerin çok önemli siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel sonuçlan bulunmaktadir. Balkan Savasi ve sonrasinda, hayatim kaybeden yüzbinlerce insanin yani sira yüzyillarca yasadiklan topraklardan aynlmak, bütün geçmisini, servetini, komsusunu, bagini, bahçesini arkada birakmak zorunda kalan milyonlarca insan göc etmistir. Bu göcün bir kismi Balkan cografyasinin kendi içinde cereyan ederken çok büyük bir kismi ise Anadolu'ya yönelmistir. Bu cografyadan Türkiye'ye gelen göclerin I. Dünya Savasi ve sonrasinda da devam ettigi dikkate alindiginda genel itibariyle hem Balkanlarda hem de Türkiye'de demografik yapiyi önemli ölcüde nicel ve nitelik olarak etkiledigi ortaya çikmaktadir. Göclerin kidesel boyutta gerçeklesmesi, 19. yüzyilda vücut bulan ulus-devlet ve etnik milliyetçilik düsüncelerinin acimasiz ve sert uygulamalanna baglidir. Bu baglamda, Kafkasya, Kirim, Afrika ve Arap topraklan ile Balkanlardan Türkiye'ye yapüan göcler içerisinde Türkiye nüfusuna en büyük katkiyi yapan, nüfus üzerinde en önemli etkiyi gerçeklestiren Balkan göcleridir. Bu göcler modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasina, ekonomisinin gelismesine, nüfusunun sayi olarak çogalmasina büyük katkilarda bulunmustur. Balkan göcleri Türkiye'deki Müslümanlann oranini arttinrken, Balkan cografyasinda tarn tersine Islam nüfusunun oramnin oldukça azalmasini, buna paralel olarak da Türklügün ve ìslamligin hâkimiyetinin bitmesini de beraberinde getirmistir.
Göcmenler Türkiye'deki üretkenligi arttirdigi gibi yerli nüfusa da bu anlamda yeni bugi ve tekniklerin ögretümesi ile rekabet ortaminin dogmasina da yol açmistir. Balkan Savaslan sirasi ve sonrasindaki göcler bu etkileri daha da güclü bir hale getirmis ve nüfusun ideolojik olarak homojenligi yerine etnik ve dini açidan gerçek bir kalici homojenlige dönüsmüstür. Bu çerçevede Ö2ellikle Balkan göcmenleri -ki bunlann çogu dil, kültür ve etnik acidan Kafkas göcmenleri ile farklilik arzetmektedirler- Türkiye'de mevcut Türk ögesine, kültürü ve diline büyük bir vurgu yapmis ve güc kazandirmistir. Onlann Türkiye'deki nüfusla kansip kaynasmalan ve bütünlesmeleri ile bu topraklardaki mevcut geleneksel yapinin degismesi, ekonominin gelismesi ve kültürel katkilannin yani sira Türkiye'de daha çok Türklük düsüncesinin agir basmasina ve bu zemin üzerinden yine bu zemine dayali olarak yeni bir ulus devletin kurulmasina önemli ölcüde ön ayak olmustur. Bu çerçevede Balkan göcleri Müslüman nüfusunun yogunlugu üzerinde olumlu katkilar yaparak bu topraklann yeni kurulacak Türkiye Devleti'nin "millî misak" sinirlan üzerinde kurulmasina imkân saglayan en önemli unsurlardan birisi olmustur.
Osmanlilik, tebaanin hukuki olarak esitligini saglayarak ve onlara esit Osmanli vatandasligi bahsederek modern bir Osmanli toplumu olusturmayi hedeflemekteydi. Ancak gayr-i Muslim tebaa klasik dönemde din üzerine kurulmus millî kimliklerini, 19. yüzyüda dil ve etnik gerçeklikleriyle besleyerek yeni ve bagimsiz bir devlet kurma yolunda ñerlediler ve "Osmanlilik" çerçevesinin disina çiktilar. Osmanlilik kavraminin, yasanan olaylann da tesiriyle daha çok Müslümanlan kapsadigi düsüncesinin devletin sonuna dogru gittikçe daha yaygin ve güclü bir kanaat haline gelmesi ile bir Osmanli toplumu olusturma gayrederinin de sonunu getirmistir. Bu çerçevede Balkan topraklannda yasayan Müslümanlar 19. Yüzyilin ortalarindan itibaren gayr-i Müslimlerle bir çekisme ve çatisma durumu yasamis ve bu hai gittikçe artmistir. Türkiye'ye gelen göcmenler, yüzyillardir birlikte yasadiklan gayr-i Müslimlerin kendilerine yaptiklan kötü muamelelerden araya giren kin, çatisma ve diger olumsuz durumlardan bahsetmekte olup yerlestikleri yeni çevreye çatismanin derin izlerini de beraberlerinde getirmislerdir.
1 Aram Andonyan, Balkan Savait (Çev: Zaven Biberyan), Aras Yayincilik, 2. Baski, Istanbul 2002, s. 93.
2 Justin McCarthy, Osmank'ja Veda, Çev. Mehmet Tuncel, Etkilesim Yayinlan, Istanbul, 2006, s. 98-99. Paisiyus isimli bir Bulgar Kesis 1762 yilinda Bulgar Tarihini yazmaya baslayinca Patrikhane onu cezalandirdi. Ancak Paisiyus bir çigir açmis, yazdigi kitap gittikçe yayilmis ve etki alani genislemistir. Rusya ve Fransa'run kendi çikarlan dahilinde Slav Ortodokslan korumaya baslamasi ise Patrikhanenin hegomanyasim parçalayacak oían diger önemli bir unsur olmustur. Andonyan, age., s. 94.
3 Andonyan, age., s. 95-96.
4 A.L.Macfie, Osmanh'mn Son Yillan (1908-1923), Kitap Yayinevi, Istanbul, 2003, s. 24.
5 Mehmet Hacisalihoglu, Jon Türkler ve Makedonya Sorunu (1890-1918), Çev. îhsan Çantay, Tarih Vakfi Yurt Yayinlan, Istanbul, 2008, s. 433; Hering, 1 962, s. 297 den ahnma.
6 W. M.Sloane, Bir Tarih luiboratuvan Ba/kan/ar, Çev. Sibel Ozbudun, Nesnel Yayinlan, Istanbul, 2008, s. 140.
7 Haasalihoglu, age., s. 409.
8 Kemal Karpat, Etnik Yapilanma ve Goçler, Tima? Yayinlan, Istanbul, 2010, s. 240-241.
9 Hacisalihoglu, age., s. 408.
10 Sloane, age., s. 146.
11 Hacisalihoglu, age., s. 434.
12 Sloane, age., s. 133-149.
13 Taraflar arasinda savasi bitken anlasma 1913 Mayisinda Londra'da imzalanmistur. Bu anlasmaya göre; Arnavuduk bagimsizkgini kazannus, Girit Adasi Yunanistan'a birakilmis, Osmanli Devleti'nin Trakya sinui, Edirne'yi disanda kalacak sekilde Midye-Enez hâta olarak çizilmistir. I. Balkan Savasinda iimit etmedikleri kadar kolay bir zafer kazanan bu devleder, elde ettikleri topraklarin paylasilmasmda anlajmazkga düserek bu defa birbirleriyle savasa tutustular. Bunun iizerine harekete geçen Osmanli Ordusu Edirne'yi kurtarmayi basarmisür. Ahmet Halaçoglu, Balkan Harbi Sirasinda Rumeli'den Turk Goçleri 1912-1913, Turk Tarih Kurumu, Ankara, 1997, s. 19-25.
14 Cemal Pasa, Hatirat, (Yayina haz: Metin Mara), Arma Yay., Istanbul 1996, s. 79.
15 Karpat, Etnik Yapilanma..., s. 241.
16 Kemal Karpat, Osmanli Nüfusu 1830-1914, Timas Yayinlan, 2. Baski, Istanbul, 2010, s. 124.
17 Uzun sure devam eden Girit buhrani ve Girit'in Balkan Savasi sonucunda Yunanistan'a kesin olarak katümasi, Atina Anlasmasi önce 30 Mayis 1913 Londra Konferansi ile teyid edildi ve Osmanli Devieti böylece Girit üzerindeki haklanndan vazgeçmis oldu. Fahir Armaoglu, 20. Yüsq/iI Siyasi Tarihi 1914-1980, Türkiye Is Bankasi Yayinlan, 4. Baski, Ankara, 1987; Girit meselesi hk. genis bilgi için bkz. Nevzat Gündag, Türk-Yunan Iliskileri Içerisinde Girit Problemi, H.Ü. Atatürk ílkeleri ve înkilâp Tarihi Enstitüsü Yayimlanmamis Doktora Tezi, Ankara, 1994.
18 Balkan Savaji bajladigi andan iübaren Osmanli Hükümeti Balkan topraklannda Müslümanlann yasadigi drami tarine mal edebilmek amaciyla "Tetkik-i Mezâlim Cemiyeti" kurarak bu hadiseler e ait belgeler, esetler nejretmijtir. Halaçoglu, age., s. 29, 44.
19 Selahattin Önder, Balkan Devletlerijle Türkiye Arsindaki Nüfus Mübadeleleri (1912- 1913), Ankara Üniversitesi Turk înkilâp Tarihi Enstitüsü, (Yayimlanmamij Doktora Te2i), Ankara, 1990, s. 26- 27.
20 Baskin Oran, Türk-Yunan iliskilerinde Batí Trakya Sorunu, Mülkiyeliler Birligi Vakfi Yayinlan, Ankara, 1986, s. 46.
21 McCarthy, age., s. 277.
22 Halaçoglu, age., s. 64-66.
23 McCarthy, age., s. 177-178.
24 McCarthy, age., s. 277.
25 Palus, A.A., "Racial Migrations In The Balkans During The Years 1912-1924", The Geographical Journal Coverage, Vol. 66, No. 4 (Oct., 1925), pp. 315-331, p. 315-317. ( Published by: Blackwell Publishing on behalf of The Royal Geographical Society (with the Institute of British Geographers) Stable URL: http://www.jstor.org/stable/1782944. Edinme tarihi: 07/08/2012, s. 315-317.
26 Nedim ípek, ímparatorluktan Ulus Deplete Göcler, Serander Yayinlan, Istanbul, 2006, s. 345.
27 Kemal Karpat, Etnik yapüanma. . ., s. 177.
28 Ipek bu sayiyi verirken McCarthy, Osmanli Mülteci Komisyonu'nun çogunlugu Dogu Trakya Üe Bau Anadolu'ya bir kismirun da Suriye Üe Dogu Anadolu'ya toplamda 414 bin siginmacinm ìmparatorluk topraklanna yerlestirildigini duyurdugunu aktarmaktadir. McCarthy, age"s. 114-116, 176.
29 H. Yüdirim Aganoglu, Osmanh'dan Cumhurìyet' e Balkanlann Makûs ? alibi Göc, Kum Saaü Yayinlan, Istanbul, 2001, s. 94.
30 Aganoglu, age., s. 94-95.
31 Justin McCarthy, Ölüm ve Sütgün, Çev: Büge Umar, Istanbul, 2008, s.186-192; 93 Savasi esnasinda Balkanlarda katledilen veya kithk ve hastakk sebebiyle ölen Müslümanlann sayisinm 500.000, 1877 ile 1887 yillan arasinda ise 261.937 olarak vermektedir. Bu sayilar bölgedeki nüfusun %2'sine tekabül etmekteydi. Ipek, age., s. 345.
32 Troçki savas esnasmdaki vahsete ise "Nerdeler simdi? O binlerce yarah Türk nerede? Onlara ne oldu? Onlan ne yapüniz? Bize bu sorularm cevabim verin!' diye seslenmekte ve ortaya çikan vahseti gözler önüne sermektedir. Trotzki, Leo: Die Balkankriege 1912-1913. (Birinci Baski 1926), Rusça'dan çeviri H. Georgi ve H. Schubarth, Essen, 1995, s. 287 ve devamindan aktaran Hacisalihoglu, age., s. 416.
33A.L.Macfie,a.,s. 83.
34 Sacit Kutlu, Milliyetçilik ve Emperya/iam Yütgihnda Ba/kan/ar ve Osmanli Devlen, Istanbul Bilgi Universités! yay., Istanbul, 2007, s. 403.
35 McCarthy, Osmanh'ya veda. . ., s. 277.
36 Pallis, agm., 1925, s. 330; Yunanistan'daki nüfus degisimleri için bkz. N. J. Svoronos, Yunanistan Nüfusu ve Yunanistan Nüfus Sayimlan, Çev. M. Galip, Basvekâlet Istatistik Umum Müdürlügü Yayini, Istanbul, 1936.
37 Mehmet Ydmaz, "Balkan Savasi'ndan Sonra Yunanistan'a Rum Göcleri", Selçuk Universités! Türkiyat Enstitüsü Dergisi, Sayi 10, Güz 2001, s. 20.
38 Aram Andonyan, age., s. 467.
39 Kemal Karpat, Osmanli Modem/esmesi, Çev. Akile Zorlu Durukan-Kaan Durukan, Imge Yayinlan, Ankara, 2002, s. 130.
40 Büal N. Çimsir, Bulgaristan Türkleri, Bügi yay., Ankara, 1986, s. 18-19.
41 Kemal An, Büyük Mübadele, Tarih Vakfi Yvirt Yayinlan, Istanbul, 2000, s. 162-163.
42 Karpat, Osmanli Nüfusu.., s. 160.
43 McCarthy, age., s. 368.
44 Kemal Karpat, Ottoman Population, s. 149, 162-169'dan aktaran Ali Güler, Osmanh'dan Cumhuriyet'e Asgnhklar, Tamga Yayinevi, Ankara, 2000, s. 106-108.
45 Karpat, Osmanli Nüfusu. . ., s. 308-310, 334, 354, 400.
46 Bu konuda bkz., Yusuf Oguzoglu, 'Oalkanlar'daki Turk Varkginin Tarih îçindeki Gelijmesi", Balkanlar'daki Türk Kiilturü'nün Dünü Bugünü Y anni, Bursa 2002: Uludag Universitesi Bildiri Kitabi, s. 15-20.
47 Katpat, Osmanli Nüfüsu..., s. 310, 354, 358.
48AliGüler,¿«?.,s. 113.
49 Macfie, age., s. 91.
Kayn aklar
AGANOGLU H. Yildirim (2001) Osmanh'dan Cumhurìyet'e Balkanlann Makûs TalihiGöc, Kum Saati Yayinlari, Istanbul.
ARAM Andonyan (2002) Balkan Savasi (Çev: Zaven Biberyan), Aras Yayincilik, 2. Baski, Istanbul.
ARI Kemal (2000) Büyük Mübadele, Tarih Vakfi Yurt Yayinlan, Istanbul.
ARMAOGLU Fahir (1987) 20. Yü^yil Siyasî Tarihi 1914-1980, Türkiye Is Bankasi Yayinlan, Ankara.
GÜLER Ali (2000) Osmanli' dan Cumhuriyet'e A^inhklar, Tamga Yayinevi, Ankara.
GÜNDAG Nevzat (1994) Türk-Yunan Iliskileri Içerisinde Girit Problemi, Ankara, H.Ü. Atatürk Ilkeleri ve ïnkilâp Tarihi Enstitüsü yayimlanmamis doktora tezi.
HACISALlHOGLU Mehmet (2008) Jon Türkler ve Makedonya S orunu (1890-1918), Çev. ihsan ÇANTAY, Tarih Vakfi Yurt Yayinlan, Istanbul.
HALAÇOGLU Ahmet (1997) Balkan Harbi Sirasmda Rumelïden Turk Goçleri 1912-1913, Turk Tarih Kurumu, Ankara.
ÍPEK Nedim (2006) Imparatorluktan Ulus Devlete Goçler, Serander Yayinlari, Istanbul.
KUTLU Sacit (2007) Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzyiknda Balkanlar ve Osmanli Devieti, Istanbul Bugi Üniversitesi yay., Istanbul.
KARPAT Kemal (2010) Etnik Yapiknma ve Göcler, Timas Yayinlan, 1. Baski, Istanbul.
KARPAT Kemal (2002) Osmanli Modernlesmesi, Çev. Akile Zorlu Durukan-Kaan Durukan), Irnge Yayinlari, Ankara.
KARPAT Kemal (2010) Osmanli Nüfusu 1830-1914, Timas Yayinlan, 2. Baski, Istanbul.
MACFIE A.L. (2003) Osmanli'mn Son Yillan 1908-1923, Istanbul.
MCARTHY Justin (2006) Osmanica Veda, Çev: Mehmet TUNCEL, Etkilesim Yayinlan, Istanbul.
MCARTHY Justin (2008) Ölüm ve Sürgün, Çev: Bilge UMAR, Istanbul.
OGUZOGLU Yusuf (2002) "Balkanlar'daki Türk Varliginin Tarih îçindeki Gelismesi", Balkanlar'daki Türk Kültürü'nün Dünü Bugünü Yanni, Bursa: Uludag Üniversitesi Bildiri Kitabi, s. 15-20.
ORAN Baskin (1986) Türk-Yunan iliskilerinde Bâti Trakya S orunu, Mülkiyeliler Birligi Vakfi Yayinlan, Ankara.
ÖNDER Selahattin (1990) Balkan Devletleriyle Türkiye Arasindaki Nüfus Mübadeleleri (1912- 1913), Ankara Üniversitesi Türk înkilâp Tarihi Enstitüsü, (Yayimlanmamis Doktora Tezi), Eskisehir.
PAULIS A.A. (1925) "Racial Migrations In The Balkans During The Years 1912-1924", The Geographical Journal Coverage, Vol. 66, No. 4 (Oct., 1925), pp. 315-331. ( Published by: Blackwell Publishing on behalf of The Royal Geographical Society (with the Institute of British Geographers) Stable URL: http://www.jstor.org/stable/1782944. Edinme tarihi: 07/08/2012.
SIOANE W. M. (2008) Bir Tarih Laboratuvan Balkanlar, Çev. Sibel Özbudun, Nesnel Yayinlan, Istanbul.
SVORONOS N. J. (1936) Yunanistan Nüfusu ve Yunanistan Nüfus Sajimlari, Çev. M. Galip, Basvekâlet ístatistik Umum Müdürlügü Yayini, Istanbul.
YILMAZ Mehmet (2001) "Balkan Savasi'ndan Sonra Yunanistan'a Rum Göcleri", Selçuk Ü rivenitesi Türkiyat Ensiitüsü Dergisi, Sayi 10, Güz, ss. 13-38.
Seyfi YILDIRIM
Hacettepe Universités!
Seyfi YILDIRIM, Doç.Dr., Hacettepe Ü Atatürk ilkeleri ve Inkilâp Tarihi Enstitüsü, Ankara. E-Posta: [email protected]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer
Copyright Hacettepe University, Ataturk Institute for Modern Turkish History Fall 2012
Abstract
The impact of the Balkan Wars on the Ottoman State has several dimensions. Apart from its economic, political and military dimensions, the migrations from the lost territories to Turkey caused great effects and consequences. First of all, the war destroyed the atmosphere where Muslim and non-muslim societies had been living together for centuries. Massive migrations that started as soon as the war broke out, continued almost a century. These migrations have great impacts on former and recent settlements. The most crucial impact was the demography. Migrations caused quantitative and structural changes in demography. In this article it is argued that those migrations would make serious contributions to the homogenization of the population in Turkey and would play a pivotal role in creation of a demographic structure coherant to the nation-state. Thus, this circumstance would pave the way for an atmosphere where the Republic would make an emphasis on a new and powerful nation under the "Turkish" supra identity. [PUBLICATION ABSTRACT]
You have requested "on-the-fly" machine translation of selected content from our databases. This functionality is provided solely for your convenience and is in no way intended to replace human translation. Show full disclaimer
Neither ProQuest nor its licensors make any representations or warranties with respect to the translations. The translations are automatically generated "AS IS" and "AS AVAILABLE" and are not retained in our systems. PROQUEST AND ITS LICENSORS SPECIFICALLY DISCLAIM ANY AND ALL EXPRESS OR IMPLIED WARRANTIES, INCLUDING WITHOUT LIMITATION, ANY WARRANTIES FOR AVAILABILITY, ACCURACY, TIMELINESS, COMPLETENESS, NON-INFRINGMENT, MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR A PARTICULAR PURPOSE. Your use of the translations is subject to all use restrictions contained in your Electronic Products License Agreement and by using the translation functionality you agree to forgo any and all claims against ProQuest or its licensors for your use of the translation functionality and any output derived there from. Hide full disclaimer